Bir Yabancı Adına


Minik ışık damlacıklarının gülümsediği bir pencereden baktığımda gecenin yuttuklarına
Bir hüzün kaplar içimi söyleyemem, fısıldayamam başka kalplerin kulaklarına
Özlem bulutları gönlümün topraklarına yine sonbaharı getirmiştir
Titreyen ellerimle tutmaya çalışırım yüreğimden dökülen yaprakları
Beceremem
Pek çok şey gibi senden de birkaç anı saçılır düşüncelerimin en hissedilir yerlerine
Kaybolurum kendi sularımın içinde, bir tek yakamozların kalır üzerime çöken karanlık odalarda
Hiçliği içerken kurumuş dudaklarımla, ıstırabı sarhoş eder yalnızlığın
Yaşamak çok kereler ölmek demektir bu anlarda
Sadece kaderini beklersin son çizginin ötesindeki yansımanı bulmak için
O sınırı kendin çizemezsin pek çok delilikler gösterirsin hayata karşı kendinin de farkında olmadığı
Meleğini beklersin götürmesi için seni ölüm tarlalarındaki son uykuna
Ama hiç sokulmaz yanı başına öpmez seni soğuk dudaklarıyla

İşte böyle zamanlarda seni düşünürüm yine; hatırlamak ne kadar ıstırap verse de
Yüreğime çarpan, ihanetinin buladığı sularla tekrar uyanırım anıların yatağında
Zaman aramızda büyük bir nehir geçirmiştir dünden bu güne içinde kâbuslarımızın aktığı
O nehir ki şimdi senden bana lütufsuzca uzanan ve mavisini unutan bir deniz olmuştur
Sense karşı sahilden o denize düşen yakamozlara damlayan ışık taneleri gibisindir
Seni görmek ancak geceleri emanettir bana karanlık gündüzlerin ardındaki bekleyişlerimde
O yüzden karşı kıyıdaki yabancının kollarındayken hiç olmazsa kapatma bu gecede lambanı, söndürme mumlarını

Gittiğinden bu yana kokunu unutmamak için çabalıyorum bu gecelerde izlerken haleni
Hissetmek için sabaha kadar bekliyorum meltemlerin arkadaşlığını
Ama esmiyorlar senden bana, okşamıyorlar ılık ten kokunla bezenmiş elleriyle yüzümü
Belli ki onlarda gitmişler başka sevdalıların perdelerinde beden bulmaya
Bir ben gidemedim kendi yoluma
Dönemedim sırtımı bizi ayıran o denizin ardına

Geçmişimde saklı tutmak dünün saatini hiçte kolay değilmiş şimdi anlıyorum
Zaman geçse de sararmış beyaz sayfalarda adın, fotoğraflarda gülümsemen kalıyor
Oysa ne kadar çok isterdim sobamda yakmak üzere hatıraların gibi takvimimden seni de atmayı
Fakat sevgimle ıslattığım tüm dünden kalanlarım bir daha ateş almadı en büyük yangınlarda
Nerden bilesin ki tüm bunları bir yabancının elleriyle dokunurken dünyaya

Gönlünün topraklarındaki tüm aşk tomurcuklarımı biçtin sadece bir ihtiras uğruna
Bir deniz feneri olmak vardı kaybolan heyecanını gönlümün topraklarına taşımak
Bir lodos gibi esmek vardı yitirdiğin aşkının itemediği yelkenlerini doldurmak
Bekleyemedin
Bekleyemedin bir yabancı adına

Kırık kalbini karşı kıyıdaki yabancının yurduna taşıyan ben miydim sanıyordun
Kum saatinin içindeki fırtınalara aşkımızı satan tüccar beni mi biliyordun
Tüm bunları anlayamadın o yabancının gölgesinde güneşlenirken
Şimdi ise gidiyorsun bir meltemin yumuşak dokunuşuna takılarak
Martılar gibi, papatyalar gibi, herkes gibi kanarak

Hayatın azgın sularında kayıp kalpleri taşıyan bir gemiydim
Belki de bir tekne çoğu zaman
Yorgun, boyası dökülmüş bir balıkçı teknesi
Şimdi ise bu yorgun boyası dökülmüş balıkçı teknesi batıyor ama yalnız değil
Yarı su almış bir kamaranın içinde benimlesin, bana bakıyorsun
Biliyor musun daha önce hiç bu kadar sevgi dolu olmamıştın
Saç tellerine dokunuyorum, kıvrımlarında yürüyorum, siyahında saklanıyorum
Yorgun boyası dökülmüş yüreğim ise son kez çarpıyor ve son kez seviyor
Kenarına bir iki tel saçını sıkıştırdığım kırık çerçevedeki resmini

Sert rüzgârların altında sevişiyorduk kimi zaman üzerimize çiseleyen yağmurların ıslaklığında
Mevsimi kış sanıp içimizi sevgimizle ısıtmaya çalışırken hep bir yerlerimiz üşüyordu
Sonra bir güneş açıyordu ama o bile aydınlatamıyordu karanlık yüzlerimizi, saklı kalmışlarımızı
Aşkımızı bir oyuna çeviriyorduk ama oynamayı bilmiyorduk belki de kaçıyorduk, korkuyorduk
Meğersem mevsim yazmış ve biz o şortlu çocuklar arasında kışı yaşamışız
O yaz meltemlerini ise kendi fırtınalarımıza benzetmişiz bütün suçu bulutlara atmışız
Yağmur damlalarının perdesi altında gözlerimizden süzülen o yaşlarla birbirimize bakıp
Hayata karşı duyduğumuz tüm nefreti içimizdeki beyaz sayfalara karalamışız
Farkına bile varmamış
Paylaşamamışız
Bir yabancı adına
Bir yalan sevda uğruna
Eski defterlerden denemeler
Alp Özgirgin

0 yorum:

Yorum Gönder

 

Twitter Updates